İş nedeniyle 2013’te Bangalore’u görme fırsatımız oldu. Bangalore, Hindistan’ın Karnataka eyaletinin başkenti ve Asya’nın silikon vadisi olarak biliniyor. Hindistan’da zaman Türkiye’den 2:30 saat ileri. Türk Havayolları ile 7 saatlik uçuşun ardından Bombay Chhatrapati Shivaji Havaalanı’na (BOM), 4 saatlik aradan sonra da Air India ile 1:30 saatlik uçuşla Bangalore Havaalanı’na (BLR) ulaştık. Para birimi Hindistan Rupisi (INR). 1 Rupi yaklaşık olarak 0,03 Türk Lirası’na karşılık geliyordu. Trafik soldan işliyor.

Bangalore’da trafik İstanbul’dan da kötü durumda. Sürekli korna çalınıyor, hatta kamyonların arkasında “Sound Horn OK” yazıları var. Ulaşım için taksi bulmak çok zor, önceden ayarlamak gerekiyor. Rikşa (tuktuk) denilen 3 tekerlekli araçlarla ulaşım sağlanıyor genelde.

Bangalore’da kaldığımız 2 hafta boyunca hava çok güzeldi, ne çok sıcak ne de çok soğuk. Bir kaç gün yağmur yağdı o kadar. Hava 18:00 gibi karardığı için akşamları pek gezme fırsatımız olmadı.

Hindistan’ın yemekleri bizimkilere göre çok acı. Yemeklerde çoğunlukla tavuk ve pirinç kullanılıyor, tatları bizimkilere yakın. Hele “Anguri Rabdi” isimli bir tatlıları vardı ki biz çok beğendik.

Bir de “Tub Tim Grob” isimli tatlı vardı, o da favorimiz oldu.

31.08.2013

Şehir turumuza Cubbon Park ile başladık. Parkta oldukça yaşlı ağaçlar var. Bir de Bangalore’da birçok yerde olduğu gibi birçok sincap görmek mümkün.

Devlet Merkez Kütüphanesi de bu parkta yer alıyor.

Yasama Meclisi Vidhana Soudha ve onun kopyası olarak yapılmış Vikasa Soudha bu parkın hemen karşısında yer alıyor. Granitten yapılmış Vidhana Soudha beklediğimden çok daha görkemli ve büyük bir binaydı. Binanın ortasındaki kubbenin tepesinde Hindistan’ın amblemi olan 4 başlı aslan heykeli bulunuyor. Metro inşaatı nedeniyle binaların tamamını fotoğraflamak mümkün olmadı.

Vidhana Soudha’nın tam karşısında yer alan Karnataka Yüksek Mahkemesi (Attara Kacheri) de kırmızı renkli, oldukça gösterişili bir binaydı.

Bu güzel binaların fotoğraflarını çektikten sonra Cubbon Park’ın içinden geçerek Visvesvaraya Sanayi ve Teknoloji Müzesi‘ne (30 Rupi) vardık. Müze oldukça basit ve güzeldi. Müzede bulunan aletlerin nasıl çalıştığını kendiniz deneyerek görebiliyorsunuz, özellikle öğrenciler için çok yararlı bence.

Müzenin en üst katındaki terastan Bangalore’daki en yüksek binalardan biri olan UB City görünüyordu.

Müze’den çıktıktan sonra M.G. Caddesi’nin başlangıcı olan meydana gittik. Hemen solumuzda Victoria Heykeli bulunuyordu.

Yolun karşısına geçip Mahatma Gandhi Heykellerinin bulunduğu çiçeklerle süslü Mahatma Gandhi Parkı’na vardık.

Burada da fotoğrafları çektiktan sonra rikşa ile Lalbagh Botanik Bahçesi‘ne (10 Rupi) gittik. Burada maalesef hayal kırıklığına uğradım. Yemyeşil ve çiçeklerle dolu bir botanik bahçesi beklerken çiçeksiz bir bahçeyle karşılaştık.

Buradan sonra yine rikşa ile Tipu Sultan Sarayı‘na (100 Rupi) gittik. Burası da beklediğimden daha küçük ve basit bir yerdi.

Sarayı da gördükten sonra yine Cubbon Park’a döndük. Daha vaktimiz olduğu için Akvaryum’u (5 Rupi) gezmeye karar verdik. 2 katlı bu küçük akvaryumdaki balıkları da gördükten sonra otele (Vivanta by Taj Yeshwantpur) döndük.

Ertesi gün yemek yemek için otele yakın bir alışveriş merkezine – Orion Mall’a gittik. Yemekten sonra da hemen yakındaki ISKCON Tapınağı‘na gittik. İçeriye girsek mi dedik ama hem kalabalığı hem de fiyatları görünce vazgeçtik.

Bangalore Sarayı da Bangalore’a gidilince görülmesi gereken yerler listesinde yer alsa da biz fiyatlara ve yorumlara bakıp gitmemeye karar verdik.